DOLAR

32,3607$% 0.17

EURO

34,4602% -0.71

STERLİN

40,3340£% -0.67

GRAM ALTIN

2.437,27%-0,95

ÇEYREK ALTIN

4.161,00%-0,98

Kahramanmaraş KAPALI
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
Nasuh Tımarcıoğlu

Nasuh Tımarcıoğlu

12 Temmuz 2023 Çarşamba

KAHRAMAN ŞEHRİMİN BERTİZ YÖRESİ…

0

BEĞENDİM

ABONE OL

Bilindiği üzere Kahramanmaraş’ımızın Büyükşehir statüsüne geçmesinden önce birbirinden eşsiz 26 ayrı köyünden oluşan ve şehrimizin saklı cenneti konumunda olan Bertiz Yöresi; Onikişubat, Dulkadiroğlu ve Çağlayancerit ilçelerine bağlı 22 kırsal mahallesinden oluşmaktadır. 500mt ile 1800mt rakımları arasında değişiklik gösteren bu yörenin her bir mahallesi tarım ve hayvancılık üzerine birbirinden farklı özelliği ile şehrimize gerek ekonomik gerekse kültürel manada oldukça katkı sağlayan bir yapıya sahiptir.

Bertiz yöresi kent merkezinde, şehir dışında, yurtdışında ve mevcut Bertiz mahallelerinde olmak üzere son nüfus verilerine göre yaklaşık 240.000 nüfusa sahip olup, bu nüfusun %8 lik kısmı (yaklaşık 20.000 kişi) Bertiz yöresi kırsal mahallelerinde, %92 ye yakını (yaklaşık 220.000 kişi) şehir merkezi ve diğer yerlerde ikamet etmektedir.

Bu yazımda sizlere 1.180.000 nüfusa sahip Kahraman şehrimizin yaklaşık %20 sini oluşturan bu yörenin bir evladı olarak bir takım sorunları ve çözüm önerilerini aktarmayı amaçlıyor, bu vesile ile gerek bir inşaat mühendisi gerekse de bir meclis üyesi olarak her bir yetkiliyi bu konuda göreve davet ediyorum.

Bertiz, ünü şehrimizin sınırlarını aşmış Bertiz Kabarcığı başta olmak üzere Şıra, Ceviz, Kiraz, Elma ve Tahıl ürünleri ile şehrimizin ve bölgenin tarım konusundaki ihtiyacına oldukça yüksek oranda cevap vermektedir. Ancak bu konuda bölgeye bu ürünlerin satışı konusunda ne bir ticaret merkezi ne de ürünlerini kendi tarlasında kendi bahçesinde yetiştiren vatandaşımın emeğini koruma altına alacak, emeğinin karşılığını alabilecek bir oluşum içine girilmemiş ve bu konu maalesef bu zamana kadar yetkililerce dikkate dahi alınmamıştır. Şehrimizin kilometrelerce dışından gelen tarım tüccarları yöre halkının bin bir zahmetle ve emekle yetiştirdiği bu ürünleri yok pahasına satın alıp civar illerin meyve-sebze hallerine ve hatta yurtdışına sevkiyatını gerçekleştirmekte olup, benim vatandaşımın yöre insanının bir yıl boyunca yapmış olduğu emeği hiç etmektedir.  Çözüm olarak ise mutlak suretle bu yörede yetiştirilen tarım ürünlerinin ticaretinin yapılabilmesi, tüccarlar ile daha adil bir fiyata yetiştirilen ürünlerin satılabilmesi, yöre insanının emeğinin hiç edilmemesi için meyve-sebze hali gibi bir ticaret merkezi kurulması veya tarım borsası oluşturulması bu vesile ile mümkün olduğunca aracıların ortadan kaldırılıp ürünlerin doğrudan yetiştiriciden satıcıya ulaştırılması şarttır.

Şehrimizin büyükşehir statüsü kazanmasından sonra Bertiz yöresinde kadastro çalışmaları yapılmış mevcut araziler gerek o dönemin köy muhtarları gerekse de yöre insanı bilirkişiliği eşliğinde arazi kullanıcıları olan sahipleri üzerine tescillenmiştir. Ancak yörenin birçok mahallesinde bu işlemlerin uygulanması sırasında kadastral kaymalar ve tapu tescillerinde yanlış beyanlar üzerine hatalar oluşmuştur. Birkaç yıldır ilgili kurumlarca yeniden düzenlemeler yapılıyor olsa da malum 6 Şubat Kahramanmaraş Depremi ardından bilindiği üzere yerküredeki kaymalar bu bölgedeki arazi, tarla ve bahçelerde aynı kaymalara doğrusal oranda maruz kalmıştır. Bu sebeple çözüm olarak Bertiz Yöresinin tekrar ve hızlı bir şekilde gerek kadastro düzeltmelerinin yeniden yapılması gerekse de geçmiş zamanda yapılan tescil hatalarının bu vesile ile daha kontrollü ve daha sağlıklı şartlarda doğru kişiler adına yeniden düzenlenmesi elzem bir hal almıştır.

Bertiz Yöresi tarım, hayvancılık, arıcılık gibi önde gelen özelliklerinin yanı sıra turizm konusunda da oldukça güzel ve eşsiz bir coğrafyaya sahiptir. Kış turizmi açısından Ahır Dağ’ın zirvesinde bulunan Yedi Kuyular Kayak Merkezi haricinde yörenin birçok bölgesi Yayla Turizmi ve Mesire Alanı gibi Doğa Turizmine elverişlidir. Malumunuz üzere şehrimizde meydana gelen 6 Şubat Kahramanmaraş Depremi ardından 1/5000’lik il bazındaki imar planı yeniden şekillenmektedir. Bu bağlamda Bertiz Yöresinin bu eşsiz arazileri Büyükşehir ve ilçe belediyelerimiz tarafından gerek Yayla Turizmi gerekse de Doğa Turizmi için yeni imar planlarında işleme alınmalı, bölge cazibe merkezi haline getirilmeli, mevcut doğasının yöre insanına ve şehrimize katkı sağlanması amaçlanmalıdır.

Bertiz yöresi insanının hayatın her alanında var olma arzusu ve bu şehre her anlamda katkı sağlama isteği yöreyi sadece tarım, hayvancılık ve köycülük ilkeleri ile değil kurmuş oldukları Bertiz Eğitim Kültür ve Dayanışma Vakfı ve onun yanı sıra 1987 yılında kurulmuş olan Bertiz Spor Kulübü ile de görmekteyiz. Dolayısıyla yukarıda birkaç konu başlığı altında dile getirmiş olduğum Bertiz Yöresinin sorunları aslında sadece bu yörenin değil bu kahraman şehrin bir sorunu olduğunu, bu bölgenin kalkınmasının bu şehrin kalkınması manasına geldiğini göstermektedir. Bu vesile ile yöre insanın geçmiş zamanda kendi imkân ve şerait içerisinde kurmuş oldukları vakıf ve spor kulübü de gösteriyor ki bu şehir için yapmış oldukları mücadelede azim ve gayret gizlidir. 12.07.2023

İNŞ. MÜH. NASUH TIMARCIOĞLU

MHP DULKADİROĞLU BELEDİYE MECLİS ÜYESİ

Devamını Oku

6 ŞUBAT 2023 TARİHLİ KAHRAMANMARAŞ DEPREMİ SONRASI KENTTE YAŞANAN GELİŞMELER

6 ŞUBAT 2023 TARİHLİ KAHRAMANMARAŞ DEPREMİ SONRASI KENTTE YAŞANAN GELİŞMELER
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Herkese merhabalar;

6 Şubat 2023 tarihinde ilimiz Kahramanmaraş merkezli gerçekleşen şehrimiz başta olmak üzere 11 ili ve tüm ülkemizi etkileyen ‘Asrın Felaketi’ olarak adlandırılan bir afeti yaşayıp, sonrasında buruk bir Ramazan Bayramı ve akabinde son olarak buruk bir Kurban Bayramı geçirdik. Bu vesile ile öncelikle geçmiş olan mübarek Kurban Bayramınızı tebrik ediyor, vatan uğruna can veren şehitlerimizi ve depremde hayatını kaybeden şehitlerimizi rahmetle ve minnetle anıyorum.

O soğuk gecenin sabahından günümüze kadar bu şehirde olanlar ve olması gerekenler hakkında; alanında uzman bir İnşaat Mühendisi, mevcut bir Belediye Meclis Üyesi ve en önemlisi bu memleketin bu vatanın bir evladı olarak bu yazıyı kaleme alma gereği hissettiğimi öncelikle siz değerli okurlara beyan etmek istiyorum.

Kahraman Şehrimizin Doğu Anadolu Fay Hattı gibi aktif bir fay hattının üzerinde bulunması, 1. Derece deprem bölgesi olan bir bölgede konumlanıyor olması, böylesi bir felaketi tarihinde daha öncede yaşamış olması bilinen bir gerçektir. Bu konuda onlarca makale, yüzlerce yazı, binlerce yorum yapılmıştır elbette ki. Ve dahi şahsımın da geçmiş zamanda gerek yerel basında, gerekse meclis üyesi olarak Dulkadiroğlu Belediye Meclisinde deprem konusunda yapmış olduğu yazılı ve sözlü beyanlar mevcuttur.

6 Şubat sabahından itibaren devletimizin bütün kadroları afetten etkilenen bu 11 ilin yaralarını sarmak için seferber olmuş, olağanüstü hal ilan edilmiş, gerek AFAD, gerek sivil toplum kuruluşları, gerekse de ilgili bakanlıklar vesilesiyle gıda-çadır-kıyafet gibi öncelik arz eden yardımlar hiç aralıksız bu bölgeye sevk edilmeye çalışılmıştır. Öncelikle tabi ki böyle bir afet bu coğrafyada yaklaşık 500 yıldır yaşanmadığı ve böylesi bir can kaybı böylesi bir yıkım gücüyle karşılaşılmadığı için kim-neyi-nasıl yapacağını bilememiş ancak yine de böyle bir afetin ve yükün altından Yüce Türk Milletinin kalkabileceği tüm dünyaya gösterilmiştir. Asrın felaketi olan bu depremin ardından yaşananların ve yapılanların devletimiz adına gurur verici birçok yönü olsa bile vatandaşımız adına üzücü, kırıcı ve bir o kadar da utanç verici tarafları bu vesile ile gün yüzüne çıkmıştır.

İlgili bakanlık vasıtası ile geçmiş zamanda “2017 yılı öncesi yapılan kayıt dışı yapıların kayıt altına alınabilmesi” adına imkân sağlanan ‘imar barışı’ işlemi sırasında yapıların sağlamlığı ve taşıma gücü hesabı göz önüne alınmamış yapının metrekaresi ve kat adedine göre kaçak yapıların yapı kayıt işlemi gerçekleştirilmiştir. Deprem sonrasında görüldü ki ne bir mühendis kontrolünde ne de bir proje ışığında yapılmayan bu yapıların birçoğu depremde yerle bir olmuş ve birçok can kaybının yaşanmasına sebep olunmuştur.

Biz inşaat mühendislerinin statik projelerimizi tasarlarken kullandığımız yönetmeliklerden sadece birisi olan Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği’nin ilki 1947 yılında yayımlanmış ve bu yönetmelik neredeyse yaşanan her deprem afetinden sonra olmak üzere yaklaşık 75 yılda toplamda 7 defa revize görmüştür.(bknz: AFAD) Sonuncusu 2018 yılında tamamen güncellenmiş ve yeni şekliyle yayımlanmıştır. Ancak malumunuz üzere yapılarımızın ilk tasarımları mimari projeye esas yapıldığından İmar Kanunu maddelerine, ilgili imar yönetmeliklerine ve imar plan notlarına göre yapılmakta olup bu kanun maddeleri ve ilgili yönetmelikler kimi zaman ada bazında, kimi zaman parsel bazında neredeyse ayda bir yapılan her belediye meclisinde revize görmüştür.(Bknz:İlgili Belediye Meclis Toplantı Kararları) Bu değişiklikler gerek kat artışları, gerek yoğunluk artışları, gerekse de lejant değişiklikleri şeklinde imar komisyonlarınca uygun görülmüş ve statik açıdan zeminin taşıma gücü, yapının oluşacak toplam ağırlığı, zeminin güçlendirme yöntemlerine ihtiyacının olup olmadığı dikkate bile alınmayarak kararlar verilmiş ve birçok yapının depremde bu sebeple yıkıldığı gerçeğini meydana çıkarmıştır.

Deprem felaketinin hemen sonrasında vatandaşımızın önceliği ilk önceleri can iken ilerleyen günlerde doğal olarak mal varlığı yönünde eğilim göstermiştir. Canımızı kurtardıktan, kurtaramadıklarımızın acısını yaşayıp definlerini gerçekleştirdikten sonra hayatımızın geri kalanını idame ettirebilmek adına önce evlerimizin sonrasında işyerlerimizin hasar durumları ve akıbeti hakkında tam bir belirsizlik süreci yaşanmıştır. İlgili bakanlığın Ulusal Hasar Tespit Ekipleri sahada gerekli çalışmaları yapmış, itirazlar süreçleri yapılmış ve hatta itirazlarında itirazları edilmiş ancak şehirde yetkili bir kişi çıkıp bu konuda, bu yapıların akıbeti hakkında net bir açıklama yapmamış, yapamamıştır. Bu durum vatandaşlarımız itirazlarını neye göre kime göre yapacağını dahi bilemez iken her bir kişi kendi yapısının hasar durumuna karar verir nitelikte olduğunu savunarak hem ilgili kurumda hem de idare mahkemesinde gerekli-gereksiz itirazlar ile yoğunluk yaşanmasına sebep olmuşlardır. Oysaki ‘bu konuda açıklama yapıp risk alamam, sorumluluk alamam’ tutumunu sergilemeyen yetkili bir kişi veya elini taşın altına koyacak etkili bir kişi çıkıp da gerekli açıklamaları yapma kabiliyetini göstermiş olsaydı yaşanan bu sürecin daha az yorucu geçeceği net bir gerçekti.

Bütün bu yaşananlara rağmen şehrimizde hızlı bir şekilde önce çadır kentlere sonrasında da yerleşik ve daha planlı olan konteyner kentlere geçiş sağlanmıştır ve hala da sağlanmaktadır. Ancak birçok vatandaşımızın o soğuk Şubat ve Mart aylarını kendi imkanları ile geçirdiği, ilk haftalardaki çadır dağıtımlarının plansızlığı ve düzensizliği yeniden toparlanma sürecinin uzamasına da etki etmiş, ilgili belediyelerin sahadaki işlerini daha da zorlaştırmış toplu kullanım alanları yerine bireysel hareket etme eğilimleri o süreçte yaşanan haksız dağıtımlar ve taleplerin kişiye göre fazla fazla karşılanması, kimisine de yok veya kalmadı diye beyanlarda bulunulması sürecin bu şekilde sıkıntılar yaşanmasını tetiklemiştir. Yaşanan bu afetin kişisel veya bölgesel değil toplumsal bir etki alanının olduğunu unutan bir takım yetkililer ne yazık ki sürecin sevk ve idare kısmında sahaya olumlu etki edememişlerdir.

Depremin üzerinden yaklaşık 145 gün geçmesine rağmen hala ‘orta hasarlı yapılar’ hakkında bir genelge veya mevzuat yayımlanmamış veya bir bilgilendirme yapılmamıştır. Ve hatta itiraz süreçlerinin sağlıklı yürütülememesi sebebiyle hasar tespitlerinin tamamlanmasından sonra dahi yapıların sayısal verilerinde sürekli bir tutarsızlık ve belirsizlik yaşanmıştır. Bu belirsizlik sürecinde vatandaşların bir kısmı orta hasarlı yapılarında yıkılması korkusu ile evlerinde kapı-pencere-parke-mobilya gibi sökülebilir malzemelerini bırakmamış sökmüşler ve yok pahasına bu durumu fırsata çeviren kişilere satmışlar ve sürecin belirsizliğinden kaynaklı bir kez daha maddi zarar yaşamışlardır. Bir takım orta hasarlı yapı sahibi vatandaşlarımız ise henüz onarım-güçlendirme süreci başlamamasına rağmen gerek şehrimizdeki süreci fırsata çeviren kişilere, gerekse de bu durumu fırsat bilip şehir dışından gelen yetkili-yetkisiz kişilere yüksek tutarda paralar ödeyip ihtimaller üzerinden anlaşmalar yapıp, karot testleri-zemin etütleri-performans analizleri yaptırmaya başlamışlardır. Daha ilgili belediyelerden güçlendirme ruhsatı süreci başlamamasına, ilgili kurumun yapı denetim sistemini açmamasına rağmen yapılan bu çalışmaların geçerliliğinin olup olmayacağı bile belirsiz iken hala il bazında yetkili kişilerce açıklama yapılmayarak bu duruma düşen vatandaşlarımızın maddi olarak bir kez daha zarara uğramasına göz yumulduğu gayet açıktır.

Bütün bu belirsizlikler silsilesi içerisinde olan vatandaşımız yine kendi imkan ve gayreti ile bağlarına bahçelerine gerek konteyner, gerek betonarme, gerekse de hafif çelik ile konutlarını, yıkılan işyerlerinin yerlerine yeni işyerlerini inşa etmeye başlamış ancak ilgili kurumlar ve belediyeler bu süreçte bile ne bir geçici ruhsat ne de hazır bir tip proje düzenlemesi yapmamış, yaşanan bu büyük afetten sonra güzel şehrimiz yine kaçak yapılaşma ve düzensiz yerleşim ile ilerleyen yıllarda karşı karşıya kalacağı gerçeğini şimdiden gözler önüne sermiştir. Malumunuz üzere depremden sonra ilgili kurumlarca il geneli imar planının yeniden çalışıldığı 1/5000 lik ve 1/1000 lik imar planlarının yenilenme süreçlerinin olduğu beyan edilmişti. Ancak bu süreçte bile bu konuda yeterli bir açıklama yapılmaması vatandaşımızın kendi imkanları ile kayıtsız-kaçak olarak dahi olsa yapmış olduğu yapılar hakkında ilerleyen süreçlerde ilgili belediyelerin vatandaşlarımız ile bu konularda sıkça sıkıntı yaşayacağı artık aşikardır. Kim ne yapmaya çalışıyor ama yapamıyor, kim ne yapmak istiyor ama beceremiyor bilinmiyor ancak artık kahraman şehrimin Türkiye Yüzyılına yakışır bir planlama ile yönetilmesi, sevk ve idare edilmesi gerektiği kaçınılmaz bir son değil, önümüz ki yaşanacak süreçler açısından da mutlak ve radikal bir başlangıç olmalıdır.

Kahraman şehrimizin kahraman evlatlarının tıpkı Kurtuluş Mücadelesindeki kendi kendini kurtaran bir şehir olma özelliğindeki gibi yine böylesi bir süreçte bütün bu belirsizlikler, olumsuzluklar ve liyakatsizlikler silsilesine rağmen birçok zaman kendi imkanları ile hayatta kalma mücadelesi vermiş, yeniden normallerini kendi imkan ve olanakları doğrultusunda hazırlamış, asrın felaketinden sonra hızlıca normal hayatın akışına uyum sağlamaya çalışmış olması ve bu durumda bile takdire şayan bir mücadele verdiği gerçeğini ortaya koymuştur.

Yaşanan bu süreçlerden sonra gerek olumlu manada gerek eleştirel manada yazılacak ve konuşulacak daha birçok konu başlıkları olmasına rağmen şimdilik bu kadarının bile tarafımca dile getirilmesi şehrim için bir şeyleri değiştirebilme mücadelem adına yeterli olmasını temenni ediyorum.

“Vatanını en çok seven, işini en iyi yapandır.” düşüncesi, “Ülküsüz insan çamurdan farkı olmayan bir varlıktır.” şiarı ve “Önce Ülkem ve Milletim, sonra Partim ve Ben” duruşu ile yetişen bu vatanın bir evladı, bu şehrin bir ferdi olarak görüş ve düşüncelerimi dile getirmiş bulunuyorum. Bu yazımın her bir satırını bu kahraman şehirde bir daha böyle afetler yaşanmasın, gerekli önlemler mutlak suretle alınsın, ‘deprem değil bina öldürür-ihmal öldürür.’ gerçeği bir kez daha ortaya koyulsun, bu kadar can kaybı olmasın, böylesi bir acı böylesi uzun ve soğuk bir gece bir daha yaşanmasın diye kaleme aldığımı beyan eder, saygılar sunarım. 03.07.2023

İnş Müh Nasuh TIMARCIOĞLU

NSH Mühendislik Mimarlık Yönetim Kurulu Başkanı

MHP Dulkadiroğlu Belediye Meclis Üyesi

Devamını Oku

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.